Zamanın hızlı akışı ve buna paralel yaşanan değişim, gözardı edilemez bir gerçekliktir. Çocukların sıcak ve kalabalık aile yapılarında büyüdüğü, komşuların neşesiyle dolu çevrede yaşadığı günler geride kaldı. O zamanlar gündüz okulda, akşamları da evlerin önünde biraraya gelen çocuklar, kendi aralarında iletişim kurar, türlü çeşit oyunlar oynardı; ailelerin de katılımıyla günlük yaşamın akışı birlikte paylaşılırdı. Ancak, hızla gelişen şehirleşme ve modernleşmenin etkileri sonucunda değişen yaşam dinamikleri, giderek bireylerinin içe dönük ve daha fazla yalnızlık hissettiği yeni bir toplumsal oluşuma yol açtı.
Öte yandan, sanayileşme ve teknolojik gelişmeler de kentlerde insanların zamanı kullanma biçimini değiştirmiş; aile ilişkileri bu değişimden önemli ölçüde etkilenmiştir. Ekonomik kaygılar, anne-babanın iş hayatına daha fazla katılmasını gerektirdiğinden, aile bireylerinin birarada bulunduğu zamanlar sınırlanmış ve aile içindeki işleyiş olumsuz yönde etkilenmiştir. Bu süreçte iş ve okulda geçen vakitler dışında kalan serbest zamanların, aile bireyleri tarafından etkin biçimde değerlendirilmesi önem kazanırken, bireylerin birbirine yabancılaşması ve ilgisiz kalması gibi sorunlar ön plana çıkmaya başlamıştır.
Bu gelişmeler ışığında, gerek çalışma ortamı gerekse sosyal ortamlarda oluşan bireyler arası ilişkiler, arkadaşlık ilişkileri değerli ve önemlidir. Ancak tüm bu koşullara bakarak, aile ilişkilerinin giderek daha fazla artan yaşamsal önemini, özellikle vurgulamakta yarar vardır. Herşeye rağmen gelecek nesillerin yapı taşlarının, aile ortamında ve aileler arasındaki ilişkiden geçeceği unutulmamalıdır.

Toplumda gözlemlenen zayıflamış bireysel ilişkiler ve bireylerin artan yalnızlık hissine karşın; geçmişte belirleyici olan kalabalık aile yapıları ve güçlü içsel ilişkilerden alınacak yaşam dersleri, hâlâ önemini korumaktadır. Bireyler ve aileler, değişen dinamiklere ayak uydurarak, birarada kalmanın ve birbirleriyle sağlıklı iletişim kurmanın yollarını bulmak zorundadır. Bu değişim-dönüşüm sürecine ilişkin özenle vurgulanması gereken bir husus da; ailelerin çocuklarıyla birlikte geçirdikleri sınırlı zamanın, verimli kılınmasına yönelik çözüm arayışlarıdır.

Günümüzde aile bireyleri açısından önem kazanan güçlü bir kavram var; "verimli ve kaliteli vakit". Kavram, ailede çocuğa odaklanarak birebir iletişim kurmayı ifade ediyor. Bu yaklaşım, çocukların duygusal gelişimi ve sağlıklı benlik algılarının oluşması için kritik öneme sahiptir. Çocuklarla aynı ortamda bulunmak, her zaman gerçek anlamda verimli vakit geçirmek anlamına gelmez. Ailelerin, çocuklarla amaca yönelik kaliteli zaman geçirmek için planlı, bilinçli ve en önemlisi zamanı birebir paylaşmak üzere etkinlikler düzenlemesi gerekiyor.