Muz (Musa sp.), muzgiller (Musaceae) ailesine mensuptur. Bu ailede üç cins bulunur; "Musa sp.", "Musella sp.", "Ensete sp.".

Muz, toprak altındaki rizomdan, yalancı gövde halinde büyüyen ve yaklaşık altı metreye kadar boylanan, ağaç görünümlü ama ağaç olmayan bitkidir. Bitkinin beyaz veya sarımsı renkli çiçeklerinin dönüştüğü meyveleri, hevenk şeklinde gelişir ve muz dediğimiz meyve oluşur.

Musa sp.

Muz cinsinin bilinen 65 türü vardır. Bunlar arasında yabani muzlar, tarımı yapılan muzlar ve "plantain" (Musa x paradisiaca) denilen, yeşil tüketilen uzun muzlar sayılabilir.

Ticari olarak üretilen en önemli muz türleri, "Musa acuminata Colla" veya "Musa balbisiana Colla" hibritleridir. Asya’nın güneybatı bölgesinde onbin yıldır üretilen, yabani muz türü "Musa acuminata" kultivarı olan "Cavendish muzu", ihracatı yapılan en popüler muzdur.

Muz tarımı Hindistan’da yaygınlaşmış ve Büyük İskender (MÖ 356-323)’in Doğu seferinden sonra, Yunanistan'a ve Roma’ya getirilmiştir. Batı dünyasında, 15-16. yüzyıllarda yaygınlaşmış; ABD’de de 19. yüzyılda popüler olmuştur.

Yabani muzlar tohumlarından, ticari kultivarlar ise rizomlarından üretilir. Muz tarımını tehdit eden en önemli zararlı, "Fusarium oxysporum" mantarıdır.

Musa sp.

Muz en az onbin yıldır, hem gıda hem de geleneksel tıp sistemlerinde drog olarak kullanılmaktadır. Kolay yenen meyveleri, çocuklar ve bebekler için ideal gıdadır. Geleneksel Hint tıbbında; yangılar, artrit, hipertansiyon, öksürük, bronşit gibi sağlık sorunlarının tedavisinde, olgun meyvelerinden yararlanılır. İran geleneksel tıbbında ise depresyon ve stres hallerinde kullanılır.

Hindistan ve Pakistan’da etnoveteriner tıbbında, yeşil-ham muzlardan diyare ve yaralı toynak tedavisinde yararlanılır. İçerdiği yüksek orandaki tanenden dolayı astrenjan olan yeşil muz, insanlarda da dizanteri ve aşırı adet görme hallerinde kullanılır.

Musa sp.

Brezilya’da geleneksel tıpta, muz bitkisinin her kısmından yararlanılır. Yeşil muzların, yara iyileştirici olarak ve kanser tedavisinde kullanımı kayıtlıdır. Muz kabukları ciltte kesikler, kabartılar ve yanıklar için lapa olarak tatbik edilir; ayrıca, siğiller ve böcek ısırıklarının tedavisinde de kullanılır. Taze kabuğun altı hafta süreyle her gün kullanımı sonucunda, siğillerin tamamen yok olduğu gösterilmiştir. Bitkinin gövde usaresi tatlandırıldıktan sonra, ishale çözüm olarak içilir; yaraları iyileştirmek için de yıkayarak uygulanır. Çiçeklerinden hazırlanan çay, göz banyosu olarak kullanılır. Yaprağı ve meyvesi, bir sindirim sistemi parazitinin sebep olduğu "giardiasis" sorununun çözümünde yararlıdır.

Hindistan'ın kuzeydoğusunda yerliler, muzun gövde usaresini, ishali kesmek ve yaraları tedavi etmek amacıyla kullanır. Yaprak usaresi ise taze yaraların, kesiklerin, böcek sokmalarının tedavisinde yararlıdır. Yaprakları, sarıldığı yiyeceklerin pişirilmesinde de kullanılır.

Muz, hem popüler bir meyve hem de tarım ve ticaretin önemli ürünlerindendir. Dünyada 2019 yılındaki muz üretimi, 116,7 milyon ton; ihracatı ise 13,5 milyar dolar karşılığı, 24,7 milyon ton olmuştur. En büyük üreticiler; Hindistan, Çin, Endonezya, Brezilya, Ekvator, Filipinler'dir. Cavendish muzu, dünya üretiminin % 40-50’sine karşılık gelir ve en çok Latin Amerika ile Karayipler tarafından pazarlanır.

Muz meyvesinde, yüksek oranda potasyum, karotenoitler, lifler bulunur. Potasyum, vücuttan sodyum fazlasının idrar yoluyla atılmasını sağlayan ve damar cidarlarında tansiyonun azalmasına yol açan bir elektrolittir. Bu özelliğiyle, kalp-damar hastalıkları riski taşıyanlar ve ishal-kusma sebebiyle sıvı kaybı yaşayanlar için uygun işlevsel gıdadır.

Karotenoitler, çoğu bitkide bulunan, yüksek antioksidan etkiye sahip, sarı-turuncu renkli pigmentlerdir. Karotenoitlerin yangı giderici (antienflamatuar) özelliği, kanser-kalp hastalıkları, katarakt, makuler dejenerasyon gibi dejeneratif hastalıkların riskini azaltma ve bağışıklık sistemini güçlendirmeyle ilişkilidir. Muz karotenoitleri arasında bulunan alfa-karoten, beta-karoten ve beta-kriptoksantin, görme duyusunu güçlendiren A vitamininin sentez ön maddeleridir.

Musa x paradisiaca

Muz meyvesinde bulunan lifler, dayanıklı nişasta kabul edilir. İnce barsakta parçalanmaya karşı dirençli olan bu lifler, kalın barsakta enzimler vasıtasıyla parçalanır. Böylece, barsak florasını besler ve ürettikleri kısa-zincirli yağ asitleriyle, Crohn hastalığı ve ülseratif kolik gibi hazımsızlık sorunlarının çözümüne yardımcı olurlar. Bu yavaş çözünen liflerin diğer faydası, muzun yüksek şeker içeriğine rağmen, kan şekerinde ani yükselmeye sebep olmamasıdır. Bu nedenle muzun glisemik indeksi, düşük ile orta seviye arasındadır.

Muzun içerdiği kimyasallara ilişkin bilgiler aşağıdaki tablodadır. Muz hakkındaki deneyler, genellikle laboratuvar ortamında ve hayvanlarla yapılmış; az sayıda insan klinik deneyi uygulanmıştır.

Muz bitkisinde, yüksek oranda antibakteriyel etkili fitokimyasallar mevcuttur. Muz yaprağı ve yalancı gövdesinin etanollü ve metanollü ekstreleri, "Bacillus cereus", "Micrococcus luteus", "Staphylococcus aureus", "Enterococcus faecalis" gibi gram-pozitif bakterilere karşı etkiliyken; gram-negatif bakterilere karşı daha az etkili olmuş, sulu ekstreleri ise en az etkili bulunmuştur.


K. Hüsnü Can Başer
Prof. Dr.; Yakın Doğu Üniversitesi
Eczacılık Fakültesi


Bu yazıda belirtilen ifadeler, sadece bilgilendirme amaçlıdır; tavsiye niteliği taşımaz. Hastalıkta tedavinin, mutlaka doktor kontrolünde yapılması gerektiği unutulmamalıdır!..